“ATATÜRK 1881-1919”

Kategori:

 

 
YÖNETMEN  Mehmet Ada Öztekin   TÜR

Dram, Tarih, Otobiyografi

  OYUNCULAR  Aras Bulut İynemli, Songül Öden   ÜLKE Türkiye
YAPIM YILI  2023   SÜRE 132 dakika
ÖDÜLLER

 

 

IMBD 

MUBI

9,1

 

 IMBD LİNKİ  Tıklayınız
 

 

Atatürk filmi ile ilgili tartışmalara baktığımızda, neredeyse herkes Disney Plus’ın dizi olarak yayımlayacağını uzun zaman önce açıklamasına rağmen, iddialar doğru ise, Ermeni lobisinin engellemesiyle son anda vazgeçmesine kızıyor. Ben iyi ki Disney Plus’ta yayımlanmamış diyerek yazıma giriş yapayım. Sınırlı sayıda platform izleyicisinin seyredeceği, sinema perdesinde izleyemeyeceğimiz, bir çoğumuzun internetten izlemek durumunda kalacağı ve etkisinin hayli azalacağı bir proje olacağı yerde, sinemada gösterime girmesine kendi adıma çok memnun oldum.

Cumhuriyetimizin 100. yılını kutladığımız günlerde ve ardından Atamızın ölüm yıldönümü olan 10 Kasım’da dizi olarak değil, geniş perdede sinemada bütün görsel ve ses efektleriyle, televizyon karşısında değil beyaz perdede daha etkileyici olduğunu düşünüyorum. (Belki ilahi bir dokunuşla böyle olması istenmiştir.)

Cumhuriyetimizi kuran, sömürge olmaktan bizleri kurtaran, sayısız devrim yapan, bizleri -derken hepimizi değil tabi- karanlıktan aydınlığa çıkaran, bağnazlığın yerine bilimi ön plana çıkaran, çağını ve ötesini görüp kurduğu cumhuriyeti Osmanlının, dinin ve din adamlarının prangalarından kurtararak, Batı ülkelerinde kanlı mücadelelerle birkaç yüzyıla sığan Rönesans ve Reformların getirdiği devrimleri çok kısa sürede günlük hayatımıza sokan Atatürk’ümüzün yabancı bir kanalda, sınırlı sayıda seyirciyle buluşmasının önüne geçildiği için ve yoğun bir emek harcayarak, atamıza layık olmaya çalışarak; yapımcısıyla, yönetmeni, senaristi, oyuncularıyla ve tüm diğer katkıda bulunanların özverili çabasıyla ortaya çıkarılan filmin, çok doğru bir zamanlamayla, sinemada seyirciyle, bizlerle buluşturulmasından dolayı da mutluyum.

Son 20 yılda unutturulmaya, yaptıkları küçümsenerek değersizleştirilmeye çalışılan Atamızın, genç nesillerle, çocuklarla bağının böyle görsel bir şölenle Cumhuriyetimizin 100. yılında yeniden kurulmasını çok anlamlı ve yerinde bulduğum için de mutluyum.

Yaşı orta ve üzeri olan Atatürk’e sevgi, saygı ve minnet duygularıyla bağlı herkes filmin büyük bölümünü göz yaşlarını tutamayarak izliyor. Atamızın çocukluğu, gençliği ile ilgili bilmediğimiz yeni bilgiler de öğreniyoruz filmden.

Başta Atatürk rolüne cesaretle soyunan Aras Bulut İynemli olmak üzere oyuncuların tümü çok başarılı. Sanki o günlerde yaşamış gibi oynamışlar rollerini. Necati Şahin’in senaryosu gayet iyi. Dönem canlandırmaları, kostümler titizlikle çalışılmış, sabır ve yoğun emekle Mehmet Ada Öztekin filmi gayet güzel yönetmiş. Ses ve görüntü efektleri dünya standartlarında, çok iyi başarılı bir şekilde kullanılmış. Görüntü yönetimi de gayet güzel. Bu film, bundan sonra yapılacak Atatürk filmlerinin de çıtasını yükseltmiş görünüyor.

Eksikleri yok mu? Elbette var. Tarihimizin çok önemli olaylarının olduğu bir dönemi, Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanması, 1. Dünya Savaşı, Kurtuluş Savaşımız, Cumhuriyetimizin kurulması, sadece Atatürk’ün değil her biri ayrı filme konu olacak silah arkadaşlarının, onlara muhalefet edenlerin daha nice tarihi gerçek olay ve kişilerin layıkıyla birkaç saat içinde eksiksiz anlatılabilmesi zaten mümkün olamazdı. Haliyle “Bu niye anlatılmamış, şu niye kısa geçilmiş” türünden eleştiriler duymamız normal.

Bu noktada senarist Necati Şahin’i ayrıca tebrik etmek gerekir. Doğru tercihler yaparak, Atamızın çocukluğundan başlayarak, kişiliğinin gelişimine etki eden olaylardan iyi seçilmiş örneklerle “Erişilmez, üstün insan” portresi sunmak yerine; seyirciyi, babasını küçük yaşta kaybedip yetim büyüyen, gördüğü haksızlıklara, adaletsizliklere küçük yaştan itibaren  bilenerek tepki gösteren, gitgide kişiliği oturan, ne dediğini ne yaptığını çok iyi bilen cesur Mustafa Kemal’le tanıştırıyor. Hapse atılıp baskı gördüğüne, dayak yediğine, özgürlüğüne kavuşabilmesi için arkadaşlarını satmasının istendiğine tanıklık ediyoruz. Yeniçeri kıyafetiyle Sofya’da katıldığı maskeli baloda, ilgi odağı olmasını, dans etmesini, birkaç yabancı dili rahatlıkla konuşmasını hayranlıkla izliyoruz. Zeki, çevik, özgüveni tam, çakı gibi bir Mustafa Kemal, bilmediğimiz yönleriyle, etten kemikten bir insan olarak tarihin derinliklerinden bize ulaşıyor. Kız kardeşi Makbule’nin ve eş adayının devlet memuriyeti için torpil yapmasını istemelerine verdiği tepkiye, gözden düşürmek, aşağılamak için kabiliyetlerinin çok altında görevlerle adeta sürgüne gönderilmesine rağmen verilen her görevi vatanperver devlet adamı yönüyle onurlu bir şekilde yerine getirirken, boş oturup şikayet etmek yerine nasıl kendini geliştirme fırsatına dönüştürdüğüne tanık oluyoruz. Çok da bilmediğimiz yönleri ve özellikleriyle tanışıyor, onu daha da çok seviyoruz.

Filmin Ocak 2024’te vizyona girecek ikinci bölümünde  sanırım askeri dehasına ve devrimci karakterine daha yakından tanık olacak, Mustafa Kemal’in adım adım Atatürk’e dönüşmesini görsel bir şölenle izleyeceğiz. 

Filmin kaçınılmaz olarak bir handikapıda , Atatürk’ü tanıyıp, seven, az ya da çok tarih okumuş, yaşadığı dönem ve yaptıkları konusunda bilgisi olanlar dışında kalan özellikle yabancı seyirciler için ne ifade edeceği. Bizler için yoğun anlamlar içeren ufak bir söz, kısa bir görüntü, gözlerimizin dolmasına yeten kısa sahneler, bizim ruh halimize giremeyen seyirciler için hızla geçilmiş, doğru anlaşılması güç görüntüler olarak görülebilir. Ancak, bunu da çok önemsememek gerektiği kanaatindeyim. Burada önemli olan, tarihi gerçekleri çarpıtarak, Atatürk’ü ve devrimlerini gözden düşürmeye çalışan dış düşmanlar ile özellikle içerdeki hainlerin elinden önemli bir kozun alınmış olması. Fakir, yetim, bin bir güçlüğe katlanan Mustafa’nın İngiliz ajanı olmadığının, Türklüğünden en ufak bir şüphe edilmeyecek kadar gerçek bir vatansever olduğunun, saltanata   kötü ve adaletsiz yönetimi nedeniyle karşı olduğunun, yakın arkadaşlarıyla birlikte imparatorluğun çöküşüne çok üzülüp, tamamen yıkılmasının önlenmesi için gayret ettiklerinin iyi anlaşılması gerekiyor ve film bunu başarılı bir şekilde gösteriyor. Geçmişte olduğu gibi bugün de bolca aramızda dolaşan gerçek vatan hainleri elbette anlatılan gerçekleri görmeyecekler ve utanmayacaklar ama Atatürk’ün Cumhuriyeti emanet ettiği gençler eminim bir çok taşı yerli yerine oturtacaktır.

Utanması olmayan gerçek hainler filmde sadece bolca sigara, içki içmesine takılacaklar, flört ettiği kadınlara takılacaklar, Selanik’te konuştukları Türkçenin şivesine takılacaklar, filmi de değersizleştirmeye çalışacaklardır. Haysiyetine, şerefine, yaptıklarına bakmadan, alttan alta hainliklerini, alçaklıklarını belirttiğim noktaları eleştirerek göstereceklerdir. Elbette günümüzün gençleri Atalarını yakından tanıyıp, sevecek, bu yalanlara kanmayacaktır. 

Tarihimizdeki gerçek kahramanlar, vatanseverler, Kurtuluş Savaşımızdaki şehitler ve gaziler kalbimizde minnet ve şükranla yerlerini korurken; hala kendine hayrı olmadığı için yıkılan Osmanlı hayranları onları değersizleştirmeye çalışmakta, Fetö ve fetöcülerle ilişkilerinden kurtulmak için iktidar savaşları sırasında sahte 15 Temmuz darbesini yeni bir tarih başlangıcı sayıp, orada ölenlere şehit payesi verip kendilerine yeni bir tarih oluşturmaya çalışmaktadırlar. Yemezler.

20 yılı aşan AKP iktidarının yaptığı yüzlerce kötü işin arasında- bilmeden ve elbette istemeden- belki de yaptığı tek iyi şey; Atamızın yaptıklarının,  mücadelesini vermeden kazandığımız haklarımızın, kan dökmeden sunduğu çağdaş insan olma yolundaki devrimlerinin değerini daha iyi anlamamızı sağlamak olmuştur.

Dipten yeni bir bilinç ve umutla, Atatürkçülüğün doğru anlaşılıp gelişeceği yeni bir filizin oluştuğunu hissediyor ve görüyorum. Umutsuzluğa, yılgınlığa hiç gerek yok. Bugün yaşadığımız hiçbir şey Kurtuluş Savaşı sırasında yaşananlardan, Atatürk ve silah arkadaşlarının, halkımızın çektiklerinden daha zor değil. Geçmişte başardığımızı yine başarırız. O zaman bizlere düşen, her yerde her alanda, en çok da sanat aracılığı ile sabır ve azimle daha iyi yarınlar için durmadan yılmadan çalışmak, mücadeleye devam etmektir.

Eğer buraya kadar okuduysanız bunun yaptığım diğer film eleştirileri ve okumalarını aşan bir yazı olduğunu fark etmişsinizdir. Ne yapayım içimden gelenleri sizlerle olduğu gibi paylaştım.

Lütfen Atatürk filmini internetten veya TV platformlarına gelmesini beklemeden sinemaya giderek izleyin.

Ahmet Erdemli

14 Kasım 2023

 

Beğen 15
Beğenme 0

Yorum Yap

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Diğer Paylaşımlarım

Benzer Paylaşımlar