YÖNETMEN | Chang-don Lee | TÜR | Drama-Thriller | |
Steven Yeun-Yoo Ah-in | ÜLKE | G.Kore | ||
YAPIM YILI | 2018 | SÜRE | 148 dk | |
ÖDÜLLER |
Altın Palmiye Adayı, Bir çok festivalde aday olmuş, ödül almış |
IMBD PUANI | 7.5 | |
IMBD LİNKİ | Tıklayınız | |||
Filmde önce ara sıra yazarlıkla uğraşan Jongsu’yu tanıyoruz. Jongsu’nun asıl işi kuryeliktir. Bir gün bir paket teslimatı sırasında eski komşusu Haemi ile karşılaşır. Aralarında bir çekim oluşur. Kısa süre sonra Haemi Afrika seyahatine çıkar ve Jongsu’dan kedisine bakmasını talep eder. İletişimlerinin kopmaması adına Jongsu kediye bakmayı kabul eder. Haemi seyahatten Ben adında gizemli, zengin bir adamla döner. Ben’in varlığı Jongsu başta olmak üzere herkesin hayatını kökünden değiştirir.
Yönetmen filmi Haruki Murakami’nin “Barn Burning” isimli öyküsünden uyarlamış. Murakami’de adı geçen öyküsünü Faulkner’ın bir öyküsünden esinlenerek yazmış. Yönetmen, muğlaklığın, şüphenin filmini yapmış. Cevaplara tam ulaşılamayan, şüphelerle yoğrulmuş, ucu açık, belirsiz bırakılmış her şey.
Filmin başlarında Jongsu, Haemi ile yemek yerken, pandomim eğitimi alan Haemi, onun karşısında hayali bir mandalinayı soyup yer. Hep somut yanıtlar arayan Jongsu “Ne işe yarayacak ki bu?” diye sorar. Haemi ise dünyayla ilişkisini bambaşka bir yerden tarif eder: “Mandalinanın elimde olduğuna inanmaya çalışma. Yapman gereken elimde olmadığını unutmak.”
Haemi’nin kedisi, çocukluklarında Jongsu’nun Haemi’yi düştüğü kuyudan kurtardığı iddiası, hep muğlaktır.
Haemi, Afrika seyahatinden sadece esrarengiz yeni bir arkadaşla değil, orada öğrendiği kültürel adetlere dair hikayelerle de döner. Jongsu aralarında romantik bir yakınlaşma olduğunu zannederken, Haemi zamanını hep Ben ile geçirmektedir. İyi bir semtte oturan, para sorunu olmayan Ben, hepten kapalı bir kutudur. Kimdir, nereden gelmiştir, zenginliğinin kaynağı nedir sorularının cevabı yoktur. Ben, Jongsu ve Haemi’yi evinde arkadaş grubunun da olacağı bir partiye çağırır. Haemi, Afrika’da öğrendiği “Küçük Açlık, Büyük Açlık” ritüelini topluluk önünde tekrarlar. “Küçük Açlık” insanın fiziksel açlıklarını, “Büyük Açlık” ise evren, dünya, tanrı, var oluşla ilgili zihinsel açlıklarını simgelemektedir. Jongsu, Haemi’nin dansının kendisini küçük düşürdüğü ve Ben ve arkadaşlarının Haemi ile içten içe alay ettikleri kanaatindedir. Haemi bir gün hiç iz bırakmadan kaybolmak, yok olmak istediğini söyler ve öyle de olur. Jongsu’nun Ben ve kendisi ile ilgili şüpheleri artarak devam eder.
Güney Kore-Kuzey Kore sınırındaki ev, Kuzeyden yapılan anonslar, sınıfsal farklılıkların vurgulanış şekli, zenginlerin eğlenme, suç işleme özgürlüklerine yapılan vurgular, yazarların (William Faulkner ve Haruki Murakami) öykülerine yönetmenin farklı bir bakış katması; muğlaklık gibi anlatılması zor, hissettirilerek fazla açıklama yapılmadan yani işin sihrini bozmadan geçirilmesi gereken duyguları aktarmadaki başarılarından dolayı yönetmeni, senaristi, kurgu ekibini takdir ettim. Tuhaf duygu ve çağrışımlarla seyrettiğim filmi beğendim.